naltrexone oral reviews

naltrexone reviews reddit
 
Dünyanın en büyük başkentlerinden biri olan Londra'nın tarihi incelendiğinde, şehrin yangınlarla arasının hiç iyi olmadığı görülmektedir. Ağaç, 11 'inci yüzyılda inşa edilen evlerin ana malzemesiydi ve evlerin çatıları samanla örtülüyordu. Yağmura dayanıklı olan fakat kolaylıkla alev alabilen saman çatılar, birçok kere yangınlara sebep olmuştu. Fakat buna rağmen sonrasında çatılar tekrar samanla örtülüyordu. Özellikle akşamları evleri sıcak tutmak için yanık bırakılan sobalar ve aydınlatma aracı olan mumlar
yangınların çoğu zaman geceleri çıkmasına sebep oluyordu. Tedbir alma ihtiyacı duyan Kraliyet, çıkartılan bir yasayla akşamları tüm mumların üzerine su dökülerek söndürülmesi ve şömine ateşlerinin ise büyük metal bir tencere veya kapakla örtülmesini mecburi hale getirdi. 1600’lü yıllara gelindiğinde ahşap evler yerlerini taş binalara bırakmaya başladı, ama çatılar hâlâ samandan yapılıyordu. İtfaiye teşkilatı olmayan şehrin herhangi bir noktasında yangın çıktığında halk ellerinde su kovalarıyla koşuşturmaya başlıyor ve kısıtlı imkanlarıyla yangına müdahale ediyordu. Hiç bir teknolojinin mevcut olmadığı o yıllarda şehrin tam ortasından geçen Thames Nehri bir atardamar gibi hem halkın su ihtiyacını karşılıyor, hem de yangınlarla yapılan mücadelede başrol oynuyordu. 
 
Büyük Londra Yangını ve Sigortacılıık2.Eylül.1666'da bir fırında başlayan yangın, uyuyan Londra şehrini rüzgârın da etkisiyle hızla sarmaya başladı. Alevlerin ilk zarar verdiği yer Thames Nehri üzerinde kurulu olan ve şehre su sağlayan mancınıktı. Su mancınığının işlevini tamamen yitirmesiyle işler daha da kötüye gitmeye başladı. Ellerinde kovalarla sağa sola bilinçsizce koşuşturan halkın tüm çabalarına rağmen, alevler bir binadan diğerine hızla sıçrıyordu. Vatandaşların çabasının yeterli olmadığını gören Kral II. Charles, donanma komutanını çağırarak derhal askerlerin yangın söndürme çalışmalarında görevlendirilmesi talimatını verdi. Askerler ilk olarak uçlarında kancalar olan uzun sopalar ile henüz alevlerin sıçramadığı binaların üst katlarını aşağı çekerek yıkmayı denediler. Fakat rüzgâr alevleri durdurmuyor, yüksek sıcaklık ise askerleri yavaşlatıyordu. Çaresiz komutan dahiyane bir fikirle barut kullanarak yangın güzergâhındaki binaları havaya uçurarak alevlerin binadan binaya sıçramasına engel olabileceğini düşündü. Komutanın ilk defa denediği bu yöntem günümüzde de kullanılan bir yangın söndürme tekniği olup bu yöntemle Büyük Londra Yangını beşinci günde tamamen söndürüldü. 
 
Kraliyetin en zengin ve en büyük şehri olan Londra 5 gün alevlere boyun eğdikten sonra, 13 binden fazla binasını kaybetmişti. Şehrin yüzde 80'inin kül olduğu bu olayda vatandaşların büyük bir çoğunluğu evlerin dışında olduğu için can kaybı hiç yok denecek kadar azdı. İlki 11 'inci yüzyılda meydana gelen diğer büyük yangında can kaybı çok daha fazlaydı ve 5 asır sonra Londra, birbirine bitişik ahşap ve alevlere kolayca yenilebilecek tarzdaki binalarıyla bir kere daha tamamen kül olmuştu. Uzun yıllar süren şehrin yeniden inşası esnasında yıkık binalar arasından çıkan tek şey yeni binalar değildi; 1667 yılında ülkede ilk sigorta şirketi kuruldu. 
 
İkinci Büyük Londra Yangını sonrasında, benzer bir hadisenin tekrar yaşanmaması için bir dizi kural ve kanunlar oluşturuldu. Yasalardan bir tanesinde toplam dört bölümden oluşan şehrin her bir bölümünde 800 deri kova ve 50 merdiven bulundurulması, evlerin her birinde en az bir kova olması mecburiyeti getirildi ve halk belirli aralıklarla düzenlenen yangın söndürme tatbikatlarına katılmak zorundaydı. Şehrin büyük bir şantiye alanına benzediği bu yıllarda yazarlığı ve iyi bir ekonomist olmasıyla da ün yapmış olan zamanın meşhur doktorlarından Nicholas Barbon şehrin tekrar canlandırılması projesinde görevlendirildi. Yazılarının tamamında paraya ve para kazanmaya değinen Barbon, servetinin tamamını gayrimenkule yatırmış biri olarak bir sonraki yangında tüm parasını alevlere teslim etme korkusuyla 1667 yılında ‘’The Insurance Office’’ (Sigorta Bürosu) adında ilk sigorta şirketini kurdu. Çalışma mantığı günümüz sigortacılığından çok farklı olan bu ilk sigorta şirketi, teminat altına aldığı binaları korumak amacıyla itfaiye ekipleri kurarak şehrin farklı noktalarına yerleştirdi. Ekiplerin tek amacı, adına çalıştıkları sigorta şirketinin teminat altına aldığı binaları korumaktı. Kurulan bu ilk itfaiye ekibi için ne halkın can güvenliği ne de sigortasız binaların yanmasının hiçbir önemi yoktu. 1667 yılından sonra kurulan tüm sigorta şirketleri aynı şekilde itfaiye ekipleri oluşturdu. Herhangi bir yangın hadisesinde bölgedeki ekiplerin tümü olay yerine giderek yanan binanın kendi şirketlerinde sigortalı olup olmadığını belirledikten sonra, eğer kendilerinde sigortalıysa hemen çalışmaya koyuluyordu. Aksi takdirde diğer şirketin ekipleri çalışırken evin yanmasını seyrediyor veya olay yerinden ayrılıyordu. Bu sistem beraberinde sigorta şirketlerinin sigortaladıkları evleri kolayca tanıyabilmeleri için evlere metal işaretler asmaları yönteminde sembollerle evin sigortacısını tanımlayan bu levhalar kullanılmaya başladıktan sonra itfaiye ekiplerinin tek yapması gereken, olay yerine en kısa sürede ulaşmaktı.
 
Rakip firmaların sigortaladığı evin yanmasını seyreden ve işbirliği yapmayan itfaiyecilerden oluşan bu sistem tam bir felaketti. Şirketler kendi zararlarını kısmen engelliyor, ama şehir yanmaya devam ediyordu. Bunun tek çaresi özel itfaiye ekipleri yerine, belediyelerin kontrolünde olan itfaiye birimlerinin kurulmasıydı. Neticede Londra Belediyesi, kurulu bütün özel itfaiye ekiplerini çalıştıkları sigorta şirketlerinden kiralayarak ortak bir amaç doğrultusunda, sigorta şirketinin kim olduğuna bakılmaksızın, tüm yangınlara müdahale edecek şekilde yeniden yapılandırdı ve Londra İtfaiye Müdürlüğü'nü kurdu. 
 
Bu gelişmeler sonrasında sigortaya olan talep azalmaya başlayınca şirketler kurnazca bir hamle yaparak kendi sigortalılarının evlerindeki yangına müdahale eden itfaiye erlerine içki ısmarlama, hatta yangının fazla zarar vermeden tamamen söndürülmesi halinde teşvik primi vermeye başlamasıyla poliçe almaktan vazgeçen müşterilerin, tekrar sigorta şirketlerinin kapılarından içeriye girmesini sağladı. Şirketlerin bu yeni yöntemi, karar verme konusunda serbest olan itfaiye erlerinin tarafsızlıklarını kaybetmesine sebep olurken. esasen zararların da minimize edilmesini sağlıyordu. 
 
Sigorta Bürosu adıyla kurulan ilk şirkete ise ne olduğunu kimse tam olarak bilmiyor fakat ömrünün 40 seneden fazla olmadığı düşünülüyor. İlk İngiliz sigorta şirketine ilişkin günümüze kadar ulaşmış en eski belge 1710 tarihli olup, Sun Fire Office adıyla kurulan bu şirket halen Royal & Sun Alliance (RSA) adıyla ülkenin en büyük sigorta şirketlerinden biri olarak faaliyetine devam etmektedir. 
 
Doğan Sergici, Evrim Sigorta A.Ş Hasar MüdürüDoğan Sergici
Evrim Sigorta A.Ş
Hasar Müdürü